Aşkın ne olduğunu bilmeden yürüyorum yollarda
Aşkın çok yakında kapımı tıklatacağından emin bir halde düşüncelerim ile özdeşleşiyorum
Dalıp dalıp gidiyor gözlerim uzaklara…
Sanki aşkın ne olduğunu bilir gibi…
Belki de biliyorumdur
Söyle bakalım gerçek aşk nedir sayın şair?
Gerçek aşk; sevdiğinizin sesini duymanız onu görmeniz, onunla konuşmanız değildir
Gerçek aşk; onun aramadan sizi bulmasıdır
Gerçek aşk; yalnızca hissetmektir
Gerçek aşk; ruhunuzdaki üçüncü gözün açılmasıdır
Gerçek aşk; içinizdeki engin denizdir
Bunları ben mi söylüyorum acaba?
Eğer ben söylüyorsam demek ki çok yol kat etmişim
Aşkı tanımayan biri olarak neden bana inanasınız değil mi?
Ama inanın ki “Yeryüzündeki Son Aşk” filmini izledikten sonra aydınlanma yaşadım
Her ne kadar ütopik de olsa perdeye yansıtılanlar çok gerçekçiydi
Bir salgın var ve insanlar zamanla beş duyu organlarını yitirmeye başlıyorlar
Yalnızca biri hariç: HİSSETMEK
Hatta insanlık vahşeti nedeniyle hayatını kaybedenler de buna dâhil
Salgın birçok kişiyi deviriyor
Ama iki aşığın aşkı çok yürek dağlayıcı ki, kasırga bile deviremez onları
Aynı kıyametten sonra dünyada son kalan iki âşık misali…
Vay be! Dedim içimden
Keşke orada olup o aşkı yaşasaydım
Kısmet değilmiş meğer
Ama artık aşkın ne olduğunu biliyorum
Aşkı kendime kabul ettirmek için sinemayı seçmem en doğrusuymuş
Belliydi zaten
Tesadüf müydü?
Kesinlikle hayır!
Aşka inanmazken kendimi tam ortasında buldum aşkın
Oradaki karakter ile bütünleşerek beni ben yaptı
Astral seyahat de pek güzelmiş ya
Hayırlı yolculuklar şairimiz çabucak dön!
Döneceğim, döneceğim merak etmeyin
Döndüğümde ise aşk ile dolup taşmış olacağım