Rüzgâr ile savrulan solmuş sonbahar yaprakları gibi
Ben de savruluyorum oradan oraya…
Nereye gideceğini bilmeden akıyorum boşluğun içine doğru
Tıpkı kanadı kırık kederli kuşlar misali…
Yoksa uçacak cesaretimi mi yitirdim acaba?
Sanırım yitirdim. Evet
Ruhumdaki en ücra köşeye gömülmüşüm de haberim yokmuş meğer
Artık özgürlük için kurtarılmayı bekleyen ufak bir kızım
Karanlık perde açılıp, sahnenin ışıkları bana göz kırptığı an küllerimden yeniden doğup alkış alacağım
Alkış ile beslenmeyi arzulayan ruhum egonun tutsağını delmek istiyor
Hayat oyununa kendini fazla kaptıranların sonu benim gibi olsa gerek
Adı üstünde değil mi? Oyun işte!
Büyüyen gitgide büyüyen dalgalar beni sarıp sarmalıyorlar
Dalga mı desek girdap mı…?
Bilemedim
Girdaba ramak kaldı ama henüz girdabın oyuncağı olmadım
Olmayacağım da…
Ufak bir kız olduğum için girdap beni abluka altına aldı. Bundan eminim
Beni çelimsiz sandı girdap bozuntusu!
Hâlbuki küçülmeyi ben istedim
Bazen egomun emirleri daha ağır basıyor
Ah ego neden seni dinliyorum ki ben
Seni dinlemek benim tek çarem değil benim, bunu böyle bilesin
Bırak artık beni gideyim yoluma
Terket benliğimi!
Yakınlardan bir yerden sanki mor enerji saçan bir ışık küresi beni almaya geliyor
-Buradayım, buradayım
Derken beni de yanlarına alıp uzaklara doğru uçuruyorlar
Uçmak için cesaretimi kaybettim belki ama artık egom geride kaldı
Bundan böyle başka bir boyutta soluk almaya başladım