Hermann Hesse
2 Temmuz 1877 Almanya doğumlu olan Hermann Hesse, 20. yüzyılın en ses getiren yazarlarındandır. Üstelik bir de ressamdır. Doğu gizemciliğine ilgi duyan Hermann Hesse, eserlerinde bunu hep yansıtmıştır. Kişinin benlik arayışı ve aydınlanma yolculuklarını işlediği eserleri, özellikle 1960’lar da tam bir yol gösterici olmuştur. Çünkü bu dönem: Uzakdoğu felsefesi, Budizm ve Zen akımlarının Amerika’da parladığı dönemdir. 1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan Hermann Hesse, benim hayatımın dönüm ve odak noktası kitaplar yazmıştır. Hayranlık duygusunu en yoğun ve içimde hissettiğim sevgili yazar: Siddhartha, Narziss ve Goldmund, Bozkırkurdu, Boncuk Oyunu gibi tabiri caizse kült eserleri, aşırı yalın fakat her köşesinden anlam fışkıran bir üslupla ele almıştır. Bir yazardan ziyade Guru olarak görüyorum ve avareler kitabı ‘Knulp’u sizlere sunuyorum.
Hermann Hesse Knulp
104 sayfalık bir kitap nasıl olur da bu kadar ağır olabilir? Her bir sayfada ‘evet bunu biliyorum, bu duyguyu biliyorum’ diyorsunuz. Çünkü hepimizin içinde aklı ve kalbi birbirini yiyen bir Bozkırkurdu var. Hepimizin içinde özünü bulmak için fersahlarca yol gidip uslanmayan bir Siddhartha var. Hepimizin içinde ruhu aylak ve uçuş uçuş ama bir o kadar da topluma adapte olmaya çalışan huzursuz bir Knulp var!
Bu minicik kitabı 3 bölümde işleyen Hesse, oldukça derinlikli tasvirlerle hikayesini kurgulamış. İçeriğine bakacak olursak: Knulp görüntü itibariyle, bakımlı, kendini seven, eğlenceli bir karakter. Her yerde bir dostu ve güzel anıları var. Aradan yıllar geçse de ona kapılar daima açık. Fakat Knulp’un iç dünyasına sızdığımızda, büyük bir savaş alanı ve yıkık dökük binalar arasında yürüyoruz. Her yer grimsi bir örtüyle kaplanmış, melankolinin en insan hali karşılıyor bizi. Sürekli kalmak ve gitmek, düzen ve keşif arasında gidip gelen Knulp’un arafı hiç mi hiç huzur bulmuyor.
Hermann Hesse Knulp Bölüm I
Knulp’un hastaneden çıkıp eski bir dostuna gitmesiyle başlar her şey. Bu eski dost, düzenli bir hayat ve standart bir yaşam sürmektedir. Knulp böyle bir ortamda huzursuzdur. Arkadaşının dostane tavsiyeleri aslında onu yaralamaktadır. Dış görünüşü ve meziyetleri itibariyle iyi bir yaşamı hakettiğini savunan dostu, onu yermektedir. Knulp’un zaten temel sorunu da aynı anda hem bir gezgin hem de bir burjuva olamayışıdır. Bu konuda bir saygı beklese de toplumun tam ortasından gelen eski dostu onu anlamaz ve bir insanın ya siyah ya da beyaz olabileceğini savunur. Knulp ise hep gridir, başka yolu yoktur. Bu da yetmezmiş gibi dostunun biricik eşi Knulp ile bir kaçamak yapmak isteyince, Knulp daha fazla orada kalmayı kaldıramaz. Evi terk edip yollara düşer.
Hermann Hesse Knulp Bölüm II
Bu bölüm birinci ve üçüncü bölüm arasındaki ince çizgidir. Hesse’nin kurduğu başarılı bir köprüdür. İlginç olan, ilahi bakış açısınında bu bölümde bir avare olması ve Knulp ile yolculuk etmesidir. Knulp yollardayken çok derinlerine iner ve üçüncü bölümün temelleride işte burada yatmaktadır. Knulp her şeye rağmen kendini sevmeyi, mutluluğun erdemine sahip olduğunu ve bunun kendisi olduğunu kendiyle konuşmaktadır.
Hermann Hesse Knulp Bölüm III
Hesse’nin birçok kitabını alt metninde kendini arayış var demiştim. Öyle ki bu ‘benlik’ yolculuğuna çıkan karakterlerine hep yol gösterici bir yan karakter ekler. Mesela Siddhartha’nın yol göstericisi kayıkçı Vasudeva aracılığında bir ırmaktır. Demian romanındaki Emil Sinclair ise Max Demian’dan güç bulmuş, çocuk yaşından ölümüne kadar her şeyi olmuştur. Knulp’un aydınlanışı ormandaki Tanrı aracılığında kendisi olmuştur. Her şeyi kendinde çözmüştür.
Knulp çok hastadır ve doktorlar ona hastaneye yatması gerektiğini söyler. Ama o köyüne gitmek, oraları görmek ister ve yine yollara düşer. Köyüne vardığında her yerde kendi geçmişini görür ve hepsinin geri dönüşünü yaşar. Artık kendinden bir şey saklamasına gerek yoktur. Bu kadar yetenekli bir adam neden göçebe olmuştur? Toplum ona neden kendini dışlatmıştır? Hiç birinden kaçmaz ve hepsiyle yüzleşir. Ormanda bitkince ilerlerken ‘Tanrı’ ile karşılaşıp tüm bunları konuşur ve tüy gibi hafiflemiştir sonunda! Hep aradığı özgürlüğün ılık esintisi ruhundan geçip gitmiştir en nihayet.
Birey her ne ise, ilk önce kendini sevmeli ve benimsemelidir. Çok yaşa Hesse!
Arzucevikalp.net adına katkıda bulunan Berna Güler
[mks_separator style=”solid” height=”2″]
Değerli okurlar yazılarım hakkında olumlu ya da olumsuz görüşlerinizi yorum kısmına bırakacağınız mesajlarınızla bana iletirseniz çok memnun olurum. Yapacağınız yorumlarla daha özgü içerikler üretmeme katkıda bulunduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.