Dünya korona virüs günleri yaşıyor, her ülke zorlu günleri olabilecek en az hasarla aşmaya çalışıyor. Sayım Çınar uğrak duraklarından Berlin’deki durumu Merhaba Dergisi Yayın Yönetmeni Murat Tosun ile konuştu.
Dünya korona virüs günleri yaşıyor, her ülke zorlu günleri olabilecek en az hasarla aşmaya çalışıyor. Sayım Çınar uğrak duraklarından Berlin’deki durumu Merhaba Dergisi Yayın Yönetmeni Murat Tosun ile konuştu. Önlemler katı, hükümet ve halk teyakkuzda.
SAYIM ÇINAR / sayımcinar@gmail.com
“Almanya için Zorlu Günler Yaşıyoruz”
Zor günlerden geçiyoruz. Virüsün yarattığı zararları Almanya ve dünya nasıl kapayacak?
Almanya`nın en büyük avantajı çok güçlü bir ekonomiye sahip olması. Yıllardır bütçe fazlalığı veriyor. Bütçede borçlanmadan yılı kapatan bir ülke. Ancak korona krizi Alman hükümetinin bu yıl sıfır borç planlarını alt üst etti. Çünkü hükümet ayrı ayrı destek paketleri açıkladı. Buna göre küçük işletmeler ve tek kişilik şahıs şirketleri için ilk etapta 40 milyar Euro ayrıldı. Bunun önemli bir bölümü hibe olacak. Ancak her bir başvuru ayrı ayrı değerlendirilecek. Başvuru sahibinin yardıma ihtiyacı olmadığı öngörülürse yardım geri ödemeli krediye dönüştürülecek. Öte yandan büyük şirketler için vergi kolaylıkları ve yine istihdamın sağlanması için mali yardımlar düşünülüyor. Öte yandan istihdamı sağlamak için işverenlerin elemanlarına ödediği maaşın bir bölümünü ve sosyal giderdeki işveren payını devlet üstlenecek. Ancak Almanya güçlü bir ekonomiye sahip olsa bile hepimizi zor günler bekliyor.
Bavyera olağanüstü hal ilan etti…
Almanya´da 16 eyalet var. OHAL gibi kararları da eyalet hükümetleri kendileri verebilir. Bavyera iki küçük kasabada sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bavyera eyalet hükümeti bunun eyalet geneline yayılabileceğini açıkladı.
Peki yapılması gerekenleri özetlersek?
Merkel bile ulusa sesleniş konuşmasında neredeyse buna yer verdi. İkinci Dünya savaşından sonra Almanya´nın karşılaştığı en büyük sorunun bu kriz olduğunu belirten Merkel, sosyal yaşamdan bir süreliğine feragat edilmesini istedi. Özellikle yaşlı ve hasta insanlara saygı açısından bunun yapılmasını istedi. Muhataplarınızla konuşurken en az 1.5 metre mesafede durun çağrısı yaptı. Almanlar buna ciddi şekilde uyuyor. Zaten tokalaşma ve sarılarak selamlaşma konusunda mesafeli olan Almanlar için bunu uygulamak zor olmadı. Ama bizim gibi sıcakkanlı Akdenizliler için başlangıçta zorlayıcı oldu. Fakat şimdi İtalyan’ından Yunanlısına ve Türklere kadar herkes bu konuda hassas. Öte yandan el yıkamak olmazsa olmazlardan. Maske takma Almanya´da çok favori bir yöntem değil. Berlin sokaklarında tek tük maskeli insan görüyoruz.
Beş ana maddeden söz ediyoruz o halde.
Evet.
1-Acil değilse sokağa çıkma.
2-Muhatabınla arana en az 1.5 metre mesafe koy.
3-Ellerini mutlaka sabunlu suyla en az 20 saniye yıka.
4-Selamlaşırken tokalaşma ve sarılma.
5-Sağlıklı beslen.
Almanya`da zarar ne boyutta?
Şu anda zararın boyutlarını kestirmek zor. Ancak bazı rakamlar konuşulmaya başlandı. Alman Ticaret Odası Başkanı, perakende ticarette günlük 1.2 Milyar Euro ciro kaybı yaşandığını açıkladı. Bu sadece perakende ticarette. Önümüzdeki günlerde zarar daha net ortaya çıkacak.
En çok zarar gören sektörleri konuşursak…
Almanya`da en çok zarar gören sektörleri şunlar: Otel ve gastronomi, kültür ve sanat etkinlikleri, havayolu şirketleri (Lufthansa devlet desteği almayı planlıyor) Otomotiv sektörü ki Almanya`nın taşıyıcı sektörlerinden. VW, Audi, BMW, Mercedes üretimlerini ya durdurdu ya da üretimi minimuma indirdi. Gerçekten krizin faturası çok ağır olacak. Korona virüsünü atlatsak bile ekonomideki artçıları devam edecek.
Seyahatler durdu. Turizm alanında da zor günler bekliyor tüm dünyayı.
Berlin`i en çok turizm yönünden etkiledi. Çünkü bildiğin gibi Berlin son yılların en favori kentlerinden biri. Yıllık 25 milyonun üzerinde konaklama rakamlarına sahip. Berlin sanayi bölgesi değil. Siemens`in ve birkaç markanın dışında çok büyük sanayi üretimi yok. Berlin kültür-sanat imajının getirdiği kültürel ekonomiden oldukça faydalanan bir kent hizmet sektörü güçlü. Virüs haberinden bu yana sokaklar bomboş. Sokaklarda turist görmek artık imkansız. Şu anda restoranlar ve cafeler akşam saat 18.00`den sonra mekanları kapatmak zorunda. Gündüz vakti ise masaların arasına en az 1.5 metre mesafe koymak zorunda. Bu nedenle birçok cafe sahibi kendiliğinden mekanlarını kapattı.
Merhaba dergisi bu noktada neler yaşıyor? Ve tabii henüz sizi tanımayanlar için de biraz kendinizi anlatın isterim.
Bu soruya 2 ayrı noktada yanıt vermek isterim. Medya ayağıyla hali hazırda var olan Merhaba dergisi ve bu bünyede hayata geçirdiğimiz Merhaba Kültür İnisiyatifi. İkincisinden başlamak isterim.
Merhaba Kültür İnisiyatifi, benim çok önem verdiğim ve Türkiye ile Almanya´yı Berlin ile İstanbul‘u birbirine daha yakınlaştıracak bir yapı olacak. Birbirimizi daha iyi anlamamızı sağlayacak bir kültürel yapı kurma arzusundayım. Ama bunun için kurumsal ve bireysel desteğe ihtiyacım var. Geçtiğimiz yıl Berlin ile İstanbul arasındaki kardeş şehir anlaşmasının 30.yılıydı. Bu bağlamda Berlin Senatosunun desteğinde Senatonun açılış etkinliğini Merhaba Kültür İnisiyatifi olarak biz düzenledik. Değerli yazarımız Ahmet Ümit ile Berlin belediyesinin tarihi salonunda İstanbul gecesi geçekleştirdik. İkinci etkinlikte ise Berlin‘e resmi ziyarette bulunan sayın Ekrem İmamoğlu`nu ağırladık.
Berlin`deki Türkler bir çoğunuz için hala `Almancı` statüsünde. Ancak Berlin`deki Türk kökenli girişimciler kayda değer sermaye sahibi olmaya başladı. Fakat bu sermaye henüz şehirleşme kültürünü tetiklemiyor. Berlin‘in göbeğinde yaşayıp İstanbul‘un gecekondu semtlerinde olmak gibi bir şey. Bunu kültür sanat anlamında söylüyorum. Çünkü insanlarımızın geldiği kültürel coğrafya belli. Yanlış anlaşılmasın bu kötü bir şey değil. Ancak bunu kırmak gerekir. Bu süreçte sabırlı olurken zorlamak ve sermayeyi çağdaş sanattan tutun da farklı kültür-sanat etkinliklerine destek veren bir yapıya dönüştürmek gerekir. Kültür ve sanata yatırımın ne kazandırdığının en güzel örneklerinden biri Berlin şehridir. 2000 yılından itibaren kültür ve sanata yatırım yapan ve bunun alt yapısını oluşturan, insanları özgür bırakan Berlin bugün Almanya‘daki eyaletler arasında en hızlı büyüme oranına sahip kent haline geldi. Neden? Çünkü, uluslararası alanda Berlin`in özgür, kreatif, gençlere ve sanatçılara imkan sunduğunu gören sermaye ve start-uplar Berlin‘e yatırım yapıyor.
Önemli notlar bunlar. Merhaba dergisini de konuşalım.
Gelelim Merhaba dergisine. Dergi 23 yıldır ara vermeden devam eden Berlin`in en eski Türkçe yerel dergisi. Ben 10 aydan beri genel yayın yönetmenliğini yapıyorum ve 1 Mart`tan itibaren derginin imtiyaz sahibi oldum. Dergi daha önce klasik göçmen dergisi seviyesinde yayın yapan bir yapıya sahipti. Derginin yönetmenliğini üstlendiğimden itibaren baskı kalitesinde, mizanpajında ve içeriğinde değişiklikler yaptım. Daha modern ve dergicilik adına dolu bir yapıya dönüştü. Aylık dergi olduğu için aktüel haberler yerine daha çok özel haberlere yer verme çalışıyorum. Örneğin röportajlar, özel hikayeler, kültür-sanat etkinlikleri duyuruları veya tanıtımları gibi. Bu süre içinde derginin print yayınları rayına oturdu. Mart 2020`den itibaren ise derginin online ve sosyal medya sayfalarını kurmaya başladık. Daha çok yeni olmamıza rağmen instagramda mümkün olduğu kadar Berlin`den aktüel haberleri vermeye çalışıyoruz. Sosyal medya üzerinden Berlin`i tanımak isteyen dünyanın her yerindeki insanlara hitap etmek istiyoruz. Ayrıca bilgilendirici yayınlar yapıyoruz. Örneğin Türkiye’dekileri de ilgilendirebilecek Almanya´daki yeni iş gücü göçü yasasıyla ilgili uzman görüşleri paylaştık. Bizi instagramda merhaba_berlin profilinden takip edebilirler.
AB sınırları kapattı, bunu nasıl değerlendirmeli bu noktada?
AB şimdilik 1 aylığına sınırları kapattı. Ancak sürenin uzama ihtimali söz konusu.
Berlin korona kliniği kuruyor haberi de geçtiğimiz günlerde paylaşıldı.
İtalya`da korona virüsünün yarattığı tahribat Almanya ve diğer ülkeler için örnek oldu. İtalya hafife aldı ve sağlık sektörü hazırlıksız yakalandı. Uzmanlara göre korona virüsü en çok solunum yollarına ve akciğere zarar veriyor ve insanlar solunum yetmezliğinden ölüyor. Berlin eyaleti bu bağlamda acil eylem planı kapsamında fuar alanında 1000 yataklı klinik kuruyor. Burada özellikle solunum destek cihazlarıyla ağır hastalar tedavi edilecek.
Merkel`in ulusa sesleniş konuşmasını nasıl buldunuz?
Son zamanlarda iç siyasette partisi ve kendisi ağır eleştirilere maruz kalan Başbakan Angela Merkel`in korona kriziyle ilgili ulusa sesleniş konuşması oldukça dikkat çekiciydi. Olayın önemine vurgu yapan cümlesi, Almanya`nın ikinci dünya savaşından sonra karşılaştığı en büyük krizlerden biri olarak tanımlaması oldu. Yeni tedbirler açıklamadı. Sadece olayın önemsenmesini ve birbirimizle dayanışma gösterilmesi çağrısında bulundu.
Bu arada politikacıların, sanatçıların hastalık haberlerini de ardı ardına alıyoruz. Berlin eyalet Başbakanı Michael Müller kendisini neden karantinaya aldı?
İsrail`in Berlin Büyükelçisi parlamentoya ziyarette bulunmuştu. Ancak daha sonra kendisine yapılan testte virüs pozitif çıkınca, onunla görüşenler de kendilerini 14 günlüğüne karantinaya aldılar. Bunlardan biri de Michael Müller. Kendisine test yapıldı ancak testin sonucu negatif çıktı.
Berlin`de sokağa çıkma yasağı uygulanır mı? Böyle bir beklenti var mı?
Berlin`de hükümet bu yönde değerlendirme yapıyor. Özellikle Berlin´de işin ciddiyetinin farkına varmayan bir grubun parkta spontane toplanıp sosyal medya üzerinden de yaptığı çağrıyla „Corona Virüs partisi“ düzenlemesi eyalet başbakanı Müller’in canını çok şıktı. Çünkü eyalet başbakanı Müller kendisini gönüllü olarak karantinaya almıştı. Müller açıklamasında, “madem bazıları işin ciddiyetinin farkında değil o zaman biz de yeni tedbirler düşünürüz. Buna sokağa çıkma yasağı da dahil” açıklamasında bulundu. Aynı şekilde Kuzey Ren Vestfalya ve Baden-Württemberg eyaletleri de bu yönde açıklamalar yaptı. Yani bu şu demek oluyor: İtalya, Fransa, İspanya ve Belçika`dan sonra Almanya´da bütünüyle olmasa da sokağa çıkma yasağı geliyor.
Kaynak: Medyatava