Kuşakların Gereksinimleri ve Z Kuşağı

  • 4 yıl önce
  • 6Dakika
  • 1695Sözcük
  • 102Görüntülenme

Sosyal medya aracılığıyla hedef kitleyi doğru seçerek, dönüşüm optimizasyonunu yerine getirmek için mikro çalışmak, düşük bütçe ile daha fazla potansiyele sahip olmak gerek. Sosyal medyada doğru stratejiyi kurup, marka bilinirliğini ve marka değerini yükseltmek Z kuşağının olmazsa olmazları arasında yer almakta… Z kuşağı ve onları neler beklediği hakkında bilgi vermeden önce, biraz kuşakları tanıyalım ne dersiniz?

Kuşak nedir?

Beş aşağı beş yukarı aynı yıllarda doğan, aynı çağın şartlarını karşılayan, birbirine benzeyen sıkıntılarla cebelleşen ve benzer yükümlülüklerden geçmek zorunda olan topluluklar bütünüdür kuşak…

Net bir ifadeyle kuşak; yeni bir anlayışı ve yeni bir duyguyu harmanlayarak, eskinin belirgin çizgilerinden kendini ayırmayı başarır. Her kuşak, bir önceki kuşağın gelişmiş versiyonudur, sebebi de teknolojiye bağlıdır. Teknoloji hızlı bir araba gibi olduğundan, beraberinde bir sürü icadı getirir.

Bu icatlar ise zaman içerisinde kuşaklara göre farklılık göstermiştir. Kısaca bu kuşaklardan bahsedelim.

Z kuşağı

Baby Boomer, X ve Y Kuşağı

Yüz yüze iletişimin geliştiği Baby Boomer (ikinci dünya savaşı ile 1960 yılı arasında doğanlarda büyük doğum artış hızı görülmüştür) kuşağı, radyo ile tanışırken, X kuşağı ise e-mail, sms, merdaneli çamaşır makinası, bantlı teyp, pikap ve bilgisayar ile kullanım alanlarını genişletmiştir.

Veriler nezdinde, çeşitliliğe açık olan X kuşağından, Y kuşağını geçiş sürecinin çelişkili olduğu ileri sürülmüştür, çünkü bir sürecin bitip diğer sürecin köklü bir şekilde nam salıp, ağırlığını ortaya koyuşu günümüzdeki teknolojik gelişimin hatlarını belirlemektedir.

Tablet ve akıllı telefonlarla tanışan Y Kuşağında, akıllı telefonların kullanıcılara “internet her an bizimle” sloganını anımsatması, hiç şüphesiz klasik yani geleneksel medyanın sosyal medya kavramıyla tanışmasına vesile olmuş ve yayılımı hızlandırmıştır.

Söz gelimi, idealist ve iş birlikçi olan Y kuşağında, geliştiricilerin ortaya koyduğu inovasyonlar ve dijital programlar sayesinde ‘kolay erişim metodu’ dijital çağın hareketlenmesine ve ‘nereden istersek oradan bağlanırız’ olgusuna insanları yaklaştırmıştır. Hayatımızı kolaylaştıran internet, şu dörtlüyü oluşturur: ‘erişim’, ‘etkileşim’, ‘dönüşüm’ ve ‘takip’…

Kendi hedef kitlemizi kendimiz oluşturmamız ve bunun dijital olarak pazarlamasını yapmamız, hem farkındalık yaratma, hem de kendimizi fark ettirme adına olukça yararlı, ama her sistemin kendine göre avantajları ve dezavantajları var, önemli olan fayda sağlama hususunda kalıpları kırabilmek…

Kuşaklara göre Sosyal Medya ve Maslow’un hiyerarşisi

Artık insan hayatında en önemli şey, işleri beklemeden, rahatlıkla halledebilmek… Bu da sosyal medya dijital pazarlama ile mümkün, çünkü pazarlama yapabilmek için önce analiz etmek, sonra da analiz ettiğini ortaya koyacak bilince ve kapasiteye ihtiyaç duyulmakta, aslında bu kapasiteyi kendimiz yaratabiliriz, nasılsa bu gereksinimler bize bir şekilde sunuluyor, hatta önümüze direkt olarak servis ediliyor.

Anlık izleme ve takip ile, insanların hayatlarına yönelik verilere ulaşabilmenin yanı sıra, güncel/taze olaylar ve etkinlikler aracılığıyla bir network oluşturup, onu sürekli bir bebek büyütürmüşçesine evrimleştirmek çağın bize sunduğu velinimetlerinden biri…

Aslında hep şu soruyu sormak gerek: “İnsanlar ne ister, ne bekler?” İnsanlar beklemeyi sevmez, ama kuşakları yaşamadan da bir üst kuşağa geçmek söz konusu değildir, bunu Maslow’un hiyerarşisine benzetebiliriz. Nasıl mı? Maslow’un hiyerarşisindeki en alt katmanlardan biri olan fizyolojik ihtiyaçlar sağlanmadan, birkaç katman öne çıkmak, hiyerarşi düzenine göre mantıklı bir çıkarım elde etmemizi uygun görmez.

Gerçi günümüzde bu tutum her ne kadar değişse de, bazı şeylerin yaşayarak eksikliğini anlarız, yaşamadan bunları bilebilmek mümkün değildir. Teknolojinin getirdiği modernize olma ve varlığını gösterebilme kavramı, davranış biliminin ortaya koyduğu ölçüde insanın sosyalleşme arzusuyla yeni modellerin gelişimine katkıda bulunarak, tıpkı bir iz sürücü gibi insan yaşamı üzerinde önemli bir rol oynar. Sosyal medya işte bu denli sokulmuştur içimize, adeta kanımıza zerk edilmiştir.

Sosyallik her daim çeşitli toplumsal ve toplumla ilintili olduğundan, her çağın kendi idealine göre öngördüğü sosyal türevli hayaller vardır ve bu hayalleri gerçekleştirmek adına sosyal medya kullanmak bir çeşit zorunluluk haline dönüşmüştür.

Arz-talep dengesinin yerine getirilmesinde önemli rol oynayan sosyal medya, psikoloji ile ilişki kurarak, psikolojik etmenlerin varlığını yadsımadan, sıcağı sıcağına bir hizmet bütünlüğüne kanalize olur. Örneğin haberlerin sosyal medyaya anında yansıması gibi… Gazetelerde okuduğumuz haberler için aynısını söyleyemeyiz, çünkü bir gün öncenin haberleri manşetlerde yer alıyor. Oysa ki, sosyal medya hep elimizin altında…

Z Kuşağı ve özellikleri

Geldik en önemli kuşak olan Z kuşağına…  Dijital Yerliler olarak tanımladığımız Z kuşağı; dürüstlüğün, adaletin, becerinin, paylaşımın; gerçek ve somut veriler çözümler üzerinden ivme kazandığı esasına dayanır ve fijital aşırı kişiselleştirme ile realizm ilkesi ağır basar. Kaçırma korkusu hisseden, ekonomik yönü güçlü, her şeyi kendi yapan, hırslı bir kuşak ile karşı karşıya kaldığımızı rahatça ifade edebiliriz.

Kuşakların zor analiz edileni Z için yukarıda saydıklarımızın dışında başka neler söylenebilir? İletişim teknolojilerindeki gelişim, iklim değişikliği, ekonomik kısıtlama, düzenin yıkımı gibi birçok şey söylenebilir. Tabletler ve akıllı telefonlar aracılığıyla yapılan aşırı sosyalleşme eylemi bu kuşağın olmazsa olmazları…

Sokakta çocukluğumuzu yaşadığımız, beraber spor yaptığımız günler üzülerek belirtmeliyiz ki, geride kaldı, artık telefon ve tabletlerle oyun oynuyoruz. Yalnız şunu iletmekte fayda var: özellikle Z kuşağının içinde yer alanlar dışarıda birbirleriyle buluştuklarında bile sürekli teknoloji ile haşır neşirler, bu da işin ne yazık ki eksi tarafı…

Gerçek iletişim varlığını yitirerek sanallığa yerini bırakıyor belki ama, Z kuşağı çözülemeyen analitik problemlerin kilit noktası olarak görülüyor.

Z Kuşağı’nın X ve Y Kuşağı’ndan Farkı

Mesela, Z kuşağının ekolojik yaşam alanından/alanlarından doğal hayatı keşfederek büyümelerinden tutun, dikkat sürelerinin kısa oluşlarından ve aynı anda birçok işle ilgilenmelerine kadar farklarını yansıtıyorlar.

Alternatif/deneysel eğitim yollarına kayan Z kuşağı, klasik eğitim ortamlarını tercih etmeyip seçimlerini online eğitimden yana kullanıyorlar, zira teknolojik olmayan bir eğitim modeli onların ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Hatta eğitimde de interaktif öğrenim ortamının uzun vadede geliştirilmesi adına yenilikler yapılıyor.

Her türlü teknoloji ve uyaranla birlikte büyüyen Z kuşağının zekâsı ve teknoloji ile yarışabilme gücü, X ve Y kuşağına oranla fazladır. Teknolojiye adapte olma süreleri çok kısa olduğundan, liderlik vasfını her ahvalde öne çıkartmaları beklentilerimizi karşılar ve dünyayı teknolojik radar altına almaları ise su götürmez bir gerçektir ve çok önceden planlanmıştır. Ne de olsa, Z kuşağı çocukları teknolojik zihinle doğdu.

Şunu da atlamamak gerek: Z kuşağı çocuğu yetiştiren aileler onların hayatlarına dahil olup bazı regülasyonlara girişerek, bu konuda kendilerini sorumlu hissederler, tehlikeli durumlar baş gösterdiğindeyse, korumacı oluşlarını simgelerler.

Z Kuşağı geleceğin parlak beyni

Peki, bu kuşağı neler bekliyor? Nüfusun yüzde 23’ünü oluşturan Z kuşağı her ne kadar çabuk vazgeçip, ilgilerini kısa süre tutsalar bile, geleceğimizin en büyük kurucusu onlar

Nasıl ki, Atatürk ülkeyi gençlere teslim ettiyse biz de işleri Z kuşağındaki gençlere teslim edeceğiz. Şu hiç unutulmasın ki; gençler güven veren, kendilerini rahat hissedebilecekleri güvenli bir iş modeli arayışındalar, amaçları ise yaratıcı düşünceyi filizlendirmeleri…

Yeni kalıcı markalara ve işlere imza atacak gençler, onlara tanınacak olanaklara sahip olduklarında, kendilerini gösterip kanıtlama fırsatına erişecekler. Örneğin işverenler onları doğru anlarlarsa ve empati kurmayı başarabilirlerse iş tempolarından memnun kalacaklar, ancak önce çalışma ergonomisinin değişmesi ve yapılandırılması gerekiyor.

20-30 yıl önceki çalışma mantığıyla günümüzün çalışma mantığını eşit statülere koyamayız. İşverenler yeni neslin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda bilgilenmeleri şart…

Son olarak bir noktaya dikkat çekelim.  Aileler çocuklarının özgür hissetmelerine müsaade edip, onların üzerinden müdahale yetkilerini kaldırırlarsa, Z kuşağı adına iyi sonuç verecek. Neticede, çağ atladıkça, düşünceler de dönüşüme uğruyor, bırakalım da teknolojik musluktan su misali yararlı bilgiler aksın. Görsel iletişim çoktan kapımızı çaldı ve ona kapıyı açtık, şimdi onunla harikalar yaratma zamanı! 🙂

Mini not: Alfa Kuşağı yolda…

Abone Olun
Yeni yazılardan haberdar olun ve bizimle kalın