Çeşme’de farklı bir tatile hazır mısınız? Farkını ortaya koyan Reges A Luxury rahatınızı iki katına çıkartacak.
Marriott oteller zincirinin yeni halkası olan Reges A Luxury, Çeşme’nin Boyalık mevkiinde yer alan eşsiz bir otel. Konuklarına harika deneyimler sunan otelin en güzel yanı konumu, çünkü otel tam denizin önünde ve o harika yeşilliklerin içinde kendinizi huzurlu hissediyorsunuz, denizin adeta berrak bir göl kadar temiz oluşu da cabası! Genelde gece aktif olan ve gözle görülmeyen Ağustos böceklerini gündüz de görebiliyorsunuz, bazen çok gürültü çıkarsalar da doğal bir ortamın varlığı insanı stresten arındırıyor.
Otel oldukça lüks, 2019 yılında kurulmasına rağmen birçok detay en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, elbette ki bazı eksikler var; ancak o eksiklikler bir yerden sonra etkisini kaybediyor, bunun en büyük sebebi ise güler yüzlülük. Personeller o kadar ilgili ve samimi olunca, içinizdeki sinerji dışarıya yansıyor. Ne isterseniz hemen koşuyorlar, şu ana kadar bu kadar canla başla koşan personellere hiç rastlamadım. Personellerle konuştuğumda otelden çok memnun olduklarını ve yıllarca çalışmak istediklerini dile getirdiler, ayrıca şunu rahatça ifade edebiliriz: yönetim oldukça başarılı. Hizmette sınır olmayınca, herkes aradığını kolayca buluyor.
Beni en mutlu eden ise, odaya girdiğimde masanın üzerinde yer alan karşılama notu ve bize sunulmuş olan ikramlardı, onlarla kendimizi şımartmış olduk. İkramlar her gün belirli saatlerde odamıza servis edildi. Harika tatlılar yedik, hala tatları ağzımda! Otele ilk vardığımızda da soğuk hibiscus içeceği ile yorgunluğumuzu attık. O içecek de çok güzeldi.
REGES A LUXURY MİMARİSİ İLGİ ÇEKİYOR
Kaldığımız oda deniz manzaralı olduğu için, geceleri o güzel manzara eşliğinde ruhumuz ve bedenimiz dinlenmiş oldu. Yalnız bu sene otel çok sessiz ve konuk çok azdı, inziva oteli gibi oluşu beni kaygılandırdı, otel yeni olduğundan dolayı sanıyorum ki, tam keşfedilmemiş.
Genel itibariyle; otelin en çok sevdiğim yeri fitness salonu oldu, zira istediğiniz saatlerde spor yapıyor oluşunuz kadar muazzam bir şey olamaz. Salon büyük ve ferahtı. Bence tüm bunların dışında paylaşılması gereken çok önemli bir detay var o da şu: otelin mimarisi çoğu otelden farklı, adeta kendi alamet-i farikasını yaratıyor. Dalga şeklinde yapılmış oluşu, beni oldukça büyüledi. Normalde otellerin mimari durumları çok dikkatimi çekmez, ancak bu mimariye kayıtsız kalamadım. Otel 6 katlı ama, yüksek olmadığı için kendinizi altıncı kattaymış gibi hissetmiyorsunuz.
Tüm bu yazılanlara ek olarak; otelin bana göre tek negatif tarafı konumunun ve sahilinin biraz küçük kalışı. Bir de denizdeki çakıl taşları olmasa, çok daha iyi olurdu. Bildiğiniz üzere Çeşme’de çok fazla büyük otel yer almamakta, çünkü insanlar geceleri gezmeye gidiyor. Yalnız bu yıl çok fazla rüzgâr vardı, şu ana kadar Boyalık mevkiinde o kadar rüzgâr hiç olmamış, diğer yıllara oranla bir hayli serindi. Zaten bu yıl havalar küresel ısınma nedeniyle hiç istenildiği gibi olmadı, ona rağmen otelin tüm güzellikleri her şeyin ötesine geçti.
YEMEKLER GELİŞTİRMEYE AÇIK
Geldik otelin yemeklerine… Çoğunlukla İtalyan yemekleri var, fakat çeşitler biraz az, çeşitlerin arttırılması gerekiyor. Mesela ben Akdeniz yemeklerini tercih etmek isterken edemedim, çünkü geceleri o restoranda canlı müzik oluyor, aslında canlı müziğin otelin başka bir yerinde olması daha iyi olurdu. Tabi bunun için de ayrı bir alan gerekli. Otelde restoranların dışında oturabileceğiniz ve müzik çalan başka bir alan yok. Restoranda müzik dinlemek güzel olsa da bazen insan sessiz kalmak isteyebiliyor. Otelden edindiğim bilgiye göre; yemek şefi yıllarca İtalya’da yaşamış. Bazı yemekler çok lezzetliyken, bazıları değil. Bunların geliştirilmesi lezzet tutkunları için oldukça önemli. Yalnız şunu söylemeden edemeyeceğim, otelde yediğim pesto soslu makarna şu ana kadar yediğim en güzel makarnaydı. İtalya’da bile böylesini yemedim. Şef ‘al dente’ olayını çok iyi oturtturmuş, bildiğiniz üzere ‘al dente’ makarnayı çok fazla pişirmeden servise çıkarmak anlamına gelmektedir. Bu İtalya’ya özgü bir durumdur.
Şef İtalya’da yaşadığı için genelde tüm İtalyan yemekleri kusursuza yakın, fakat Türk yemeklerinin en popüleri olan Lahmacun maalesef damak tadı konusunda yeterli ölçüye ulaşamıyor. Çorbalar ise geliştirmeye açık… Porsiyonları da biraz küçüktü. Zaman zaman da restoran kalabalık olduğu için yer bulmakta zorlandığımız anlar oldu.
KAHVALTININ EŞSİZLİĞİ
Kahvaltıda ise kuş sütü bile eksik değildi. O kadar yemeği insan bir arada görünce gözü doyuyor. Nitekim de öyle oldu. Her şeyin tadına azar azar bakmak o görsel şöleni yaşamanıza vesile olabilir. Masanıza oturduğunuz an, anında suyunuz önünüze geliyor ve ne içersiniz diye soruluyor, birçok gittiğim otelde böyle kusursuz hizmet görmedim. Otelde sadece kahvaltı var, eğer öğle veya akşam yemeği yemek isterseniz ücret ödeyerek yiyebiliyorsunuz. Açık büfe ve her şey dahil olmadığı için hijyen açısından da rahat hissediyorsunuz.
Mesela geceleri dışarı çıkmak istemeyenler için aktiviteler olmasını çok isterdim, zira otel geceleri çok sakindi. Şunu da belirtmek gerek; otelde belirli aralıklarla konserler oluyor onları takip ederek belki eğlence anlayışınızı yükseltebilirsiniz. Buradan hareketle; otelde yer alan oyun salonunu gezdim, gezmeden önce kafamda bir hayal oluşmuştu, ama sonradan değişti. Oyun salonu meğer çocuklar içinmiş. Bilardo veya benzeri oyunların olmasını ileriki yıllar için temenni ediyorum.
Bu yıl çok fazla yabancı konuk olduğundan dolayı kendimizi Türkiye’de gibi hissetmedik. Daha önce görmediğim ülkelerden gelen konuklar görmek beni mutlu etti. Görmüş olduğum konuklar: Hintli, Alman, İrlandalı ya da İngiliz, Azerbaycanlı ve dilini anlayamadığım diğer ülkelerden gelenler…
Sonuç olarak; klasik tatil anlayışından uzaklaşmak, kalabalıktan uzak bir ortamda tatil yapmak, sahilde ağaçların arasında oturmak, doğa ile baş başa olmak için bu oteli tercih edebilirsiniz. Diğer bir tercih sebebiniz de otelin doymak bilmeyen yaramaz kedisi olabilir. Kedi severler eminim ki, bu durumdan çok hoşlanacaklardır.