Şiddet bir kez hayatımıza girdi mi, çıkmaz!
Peki, şiddeti hayatımıza nasıl ve ne şekilde davet ettik? İşte tüm sıkıntı da bu soru ile başlıyor, çünkü şiddet şu an tüm hayatımızı ablukaya almış durumda… Şiddet; öfke, ego, iktidar, siyaset, kıskançlık ve rekabet ile ağını örerek, kişinin içindeki şeytani ve kötücül arzuları harekete geçiriyor ve bununla da kalmayıp insanın güçsüzlüğünden faydalanıyor. Aslında hepimizin içinde bir şiddet yatıyor, ancak irade ve pozitif psikoloji bu durumdan çıkmamızı kolaylaştırıyor. Sinirlerine hâkim olamayan kişilerin en büyük sorunu olan şiddet, aslında şiddetle besleniyor, bunu şu şekilde açıklayabiliriz: Çocukluğunda travmalara maruz kalıp şiddet yaşamış kişiler, şiddeti bir silah olarak başkaları üzerinde kullanıyorlar ve şiddet adeta bir virüs gibi kanlarına giriyor. Hem de bir daha hiç çıkmamak üzere…
Hazır konu travmalardan açılmışken önemli bir argümandan bahsedelim. Çocukluğunda Hitler’in anne ve babasının gözleri önünde, siyasi nedenlerle öldürülüşü Hitler’in kötülüklerle beslenmesine ve post travmatik stres bozukluğunun onu ele geçirmesine neden oldu. “Beni acıyla doldurdular o nedenle ben de aynı acıyı/ıstırabı sizlere yaşatacağım” dercesine diktatörlerin kralı oldu ve tüm dünya onu konuştu. Amacı içindeki gücü ve üzüntüyü şiddetle birleştirmekti. Buradan hareketle, şiddet tek başına oluşmaz, şiddet çevresel ve psikolojik faktörlerle büyüyerek, toplumsal yapının en büyük tehdidi haline gelir ki, bu da mikroculuktan, makroculuğa doğru giden yolda raydan çıktığımızın göstergesi olur. Kötü kötüyü, iyi iyiyi çeker. Toplumun en büyük sorunu olan şiddet insanın içindeki öfkeye hayır diyememesinden kaynaklandığı gibi, öfkeye ve dürtüsel arzuya teslim olma durumundan da meydana gelebilir.
Bunu bir örnekle pekiştirelim. “Noah” (Nuh’un Gemisi) filminin alt metininde şöyle bir olay yer alıyordu: Kutsal kitaplarda yazana göre Allah insanların ömrünü 200 yıl olarak hesaplamış ama insanlar kötülükle beslendiklerinden dolayı 120 yıla indirgeyip şunu söylemiş: “İnsanların bu kadar kötü olacaklarını hiç düşünmedim.” İşte bu kötülükler şiddet olarak hayatımıza yansıdı.
İnsanlar sorunlarını sözlü yöntemlerle çözemeyip kaba kuvvet kullandıkça şiddet tıpkı “Noah” filminde olduğu gibi hayatımıza her ahvalde müdahale etmeye devam edecek. Bunun da en önemli nedeni bir arada yaşayamamak ve çıkarcılık uğruna güç savaşı yapmak… Hiyerarşik düzende “büyük balık, küçük balığı yer” cümlesinden yola çıkarak, birbirinden daha iyi olma ve bunu da hazmedememe sorunsalı var. Şiddet uygulayayım da yola gelsin diye düşünen insanlar şiddeti hayatlarına alarak bunun zararlı bir eylem olduğunu idrak edemiyorlar, edemedikleri için de birlik ve beraberlik ilkesi giderek çatırdıyor.