“Çoğunlukla, bir problemi taşımaya devam etmemizin nedeni, değişimin riskini göze alacağımıza, güvenli ve rahat olan yerde kalmayı seçmemizdir.” Joyce Chapman
Biz insanlar tıpkı bukalemun gibiyiz… Her gün iyi ya da kötü olarak değişiyor ya da değiştiriliyoruz! Bu değişim genellikle iyi yönde gerçekleşmiyor ne yazık ki… Peki neden? Çünkü köklemiş bir yara haline gelen vahşi sistem bize oyun oynuyor. Kimi bu oyunda başrolü tercih ediyor, kimi ise tüm yaşananlara bir film kamerasının vizöründen bakıyor. Ne görüyorlar diye soracak olursanız? Cevap: Maskeli yüzler ve onların sanal maceraları… Çoğumuz yanlış kapının anahtarını bulduk aslında… Doğru kapı o kadar çok yakınımızda ki… Ama gören yok! Doğru kapının anahtarı gerçek anlamdaki değişimin ta kendisi! O kapıyı aralamak çok büyük bir mücadele gerektirmiyor. Zaten herkes kapıyı aralıyor. Soruyorum size ey ahali “At gözlüklerinizi atıp neden dış dünyaya dönmüyorsunuz…?”Yoksa suda boğulmak hoşunuza mı gidiyor…? Demek ki, o kalıplar insanların beynini öyle bir kemirmiş ki düşünecek halleri bile kalmamış. Sanki tek dişi kalmış canavar misali… Güçlü olduğunu sanan tek dişli canavarlar o kadar güçsüzler ki… Ne de olsa “FARKINDALIK” kavramını henüz analiz edememiş olmaları zaten birçok olayın kilit noktasını oluşturuyor.
Unutmayın çiçekler büyümek su ister, insanlar da sevgi! Sevgisiz kalan kişiler çoktan sınıfta kaldılar. Kendilerini kurtarmaları için hayat derslerine çalışmaları önem arz ediyor. Sonuç olarak; her birey değerlidir, ta ki o değerini ruhsal olarak keşfedene değin…