Hemingway esintili edebi roman
Edebi yapıtlar hayatımızın büyük bir kısmını kaplayan ve bizi sis perdesinden çıkaran en kadim dostlardır. Ne biz onlarsız var olabiliriz ne de onlar bizsiz. Hayatı anlamlı kılan okumanın ve onu özümsemenin verdiği hazdır. Okuyarak hem dünyamızı değiştiririz hem de yeni bakış açıları karşısında bağışıklık kazanmış oluruz. Bazen güler, bazen ağlarız, bazen de hiç olmadığımız kadar karalar bağlarız, içimiz parçalanır, ama her ne olursa olsun yola devam ederiz, çünkü en değerli öğreticimiz yukarıda sözünü ettiğimiz edebi yapıtlardır. Yakında raflarda yerini alacak olan “Hemingway Hırsızı” şu içinde bulunduğumuz karanlık günlerde bir nebze de olsa kafanızı dağıtacak.
Yanlış yönetilen bir ulusun ilk çaresi para biriminin değersizleştirilmesidir. İkinci çaresi savaştır. İkisi de geçici refah sağlar. İkisi de kalıcı yıkım getirir. İkisi de politik ve ekonomik fırsatçıların sığınağıdır. Ernest Hemingway
Kısa ve net cümleler kuran yarı sert, yarı sade üslubuyla 20. yüzyıl kurgu romancılığını etkileyen Nobel ve Pulitzer Ödülü sahibi Ernest Hemingway, karamsarlığı, aşkı, ölümü ve insanların hayattaki başarısızlığını, ruhsal ve bedensel travmaları gerçekçilik esaslarına dayanarak eserlerine aktarmıştır. Zor ve göçebe bir hayat süren Hemingway, çocukluğundan beri yazmayı rahatlatıcı bulduğu için, sürekli bir şeyler karalamış ve bu düşüncesinden hiçbir şekilde vaz geçmemiştir. Edebiyata damgasını vuran bir ilham ışığı haline dönüşen yazar ani ölümüyle (intihar) sevenlerini üzmüştür. Ölümünün altında yatan neden trajik anılarıdır, çünkü anılarını yazarken depresyona girmiş ve okuyucularına o anılarını bırakmıştır. Onların önemini bilen ve geçmişi bugüne yansıtmak adına Hemingway’e atıfta bulunan bir cinayet masası dedektifi babanın oğlu olarak dünyaya gelen Amerikalı Shaun Harris, “Hemingway Hırsızı” isimli edebi romanıyla ciddi bir ironi yapar. İroni içinde başka bir ironi vardır, tıpkı eski dedektif hikayelerinde olduğu gibi…
Edebi romandaki düşünsel kurgu
“Hemingway Hırsızı” aslında bir dedektif hikayesinden ziyade düşünsel bir kurgudur. Bunu şu şekilde aktarmak gerek: Notre Dame Üniversitesi’nden “Amerikan çalışmaları, film ve televizyon” alanından mezun olan Shaun, romanında, filmsel bütünlüğü koruyarak edebiyatı ve sinemayı aynı potada eritir. Bilindiği üzere, Hemingway’in birçok romanı beyazperdede kendine sağlam bir yer bularak, edebiyatın sinema ile olan bağını güçlendirmiştir. Bu nedenle edebiyat ve sinema ayrılmaz bir bütündür, parçalara ayrılması olası değildir. Bunu çok iyi kavrayan Shaun, romanında hem kendi sinema merakını hem de edebi yeteneğini bembeyaz sayfalara aktararak okuyucuya eğlenceli ve heyecanlı bir atmosfer yaratmaya çalışıyor. Okuyucu son romanı okurken adeta farklı dünyalara doğru yolculuk ederek, yazarın neyi ne şekilde yazdığını sorgulamayacak, çünkü satırlar o kadar hızlı akıyor ki, yetişmek neredeyse imkânsız… Daha net ifadeyle; okuyucu kendisini, bir yol hikayesinin filmini izliyor gibi hissedebilir.
Uzun soluklu edebi romanın okuyucudaki etkileri
Çok yönlü bir roman olma niteliğini taşıyan “Hemingway Hırsızı”, özgün ve yenilikçi anlatım tarzıyla, daha önce hiç alışık olmadığımız kalıpların dışına çıkarak, kendi üslubunu oluşturuyor, bunu yaparken kesinlikle okuyucu ile olan diyaloğunu kesmiyor ve hatta okuyucunun dikkatini olay örgüsüne çekiyor. Okuyucunun meraklı gözlerle, bu yazar ne anlatmış, okumaya soluksuz bir şekilde devam edeyim demesi kuvvetle muhtemel…
Polisiye, parodi ve edebi filmlerde kareler
Hemingway Hırsızının en önemli özelliği Shaun’un günümüzün önemli polisiye yazarlarından John Grisham’ı satırlara taşıması, çünkü Grisham sadece polisiye ve gerilimin değil, kurgu yazınının da doruk noktasıdır. Polisiyeden konu açılmışken, dikkatinizi John Herbert Dillinger’a çekmek istiyoruz. 1930’lu yıllarda Amerika’nın Orta batı Bölgesi’ni kasıp kavuran bir banka soyguncusu olan Dillinger, bir kanun kaçağı olmasına rağmen, bazı çevrelerde bir halk kahramanı olarak anılmıştır. Peki, Dillinger’ın romanla olan bağı ne? Romanda Grisham ve Dillnger’a yeni anlamlar yükleyen yazar, onları anlattığı hikâyenin kahramanları haline dönüştürüyor.
Hatırlarsanız “Halk Düşmanları” filminde John Dillinger’ın gangster olduğu dönem anlatılmış ve hatta onu da Johnny Depp canlandırmıştı. Filmlere ilgisi olduğunu açıkça belli eden yazar, Logan filminin en önemli mutantı Wolverine’e ve hatta botlarına kadar birçok detayı bir araya getirerek hayali bir sinema perdesi oluşturmaya çalışıyor. Hikâyenin bir kısmı Meksika’nın Tijuana bölgesinde geçiyor, şöyle bir hafızanızı tazelerseniz son çekilen Logan filminde Wolverine’in Meksika’da adam öldürdüğünü anımsarsınız. Tüm bunları çok iyi analiz eden yazar, kara komedi mantığına dayandırdığı romanını, filmsel öğelerle süsleyerek okuyucunun kafasında görsel bir algı yaratmaya çalışıyor sanki… Nasıl ki, sinema görsel bir dünyadan ibaretse, edebiyat da hayal gücümüz ve görsellik arasındaki ince çizgide yer alır. Aynı Hemingway Hırsızında olduğu gibi…
Edebi roman Hemingway Hırsızındaki İspanyolca’nın önemi
Gelelim romandaki önem arz eden bir meseleye… Romanın bir kısmının Tijuana’da geçtiğinden bahsetmiştik. Bildiğiniz üzere Meksika’da İspanyolca konuşuluyor. Burada yazarın sadece filmlerle değil, aynı zamanda dillerde de ilgisini görüyoruz, hatta yine satır aralarının birinde Esperanto ve İspanyolca arasındaki benzerliğe doğru okuyucuyu yönlendiriyor. Büyük bir tabloyu çeşitli renklerle boyayan yazar, zaman zaman yazdıklarını parodiye dönüştürerek okuyucunun tebessüm etmesine vesile oluyor ve okurken bazı ince taşlamalarla karşılaşıyoruz.
Özetle; romanda kendini Henry Cooper olarak belirten yazar Shaun’un, Hemingway’ın daha önce hiç basılmamış orijinal ve ilk taslağı olan “A Moveable Feast”in çalınması ve birbirini takip eden ölümcül olaylar Hemingway Hırsızını oldukça ilginç kılıyor, çünkü romanın içeriğindeki yazar Cooper romanını yazmakta zorlanıyor. Hemingway’in taslağını çalan kişinin sayesinde Cooper kendisini bitmeyen bir maceranın içinde buluyor, bu da romanı için güzel bir malzeme toplamasına neden oluyor. Altını çizmek gerek ki, Hemingway hayatındaki kargaşadan dolayı, her zaman tartışmalı bir yazar olmuştur ve bazı yazıları tarihin ücra köşelerine gömülmüştür. Bundan feyz olarak romanını Hemingway ile yoğuran Shaun’un bu özgün fikrinin okuyucularda farklılık yaratacağı inancındayız.
*Bu yazı Mono dergisinde yayınlanmıştır.
Yazar Notu
-
Oylama - 70%
70%
Özet
Edebi yapıtlar hayatımızın büyük bir kısmını kaplayan ve bizi sis perdesinden çıkaran en kadim dostlardır. Ne biz onlarsız var olabiliriz ne de onlar bizsiz. Hayatı anlamlı kılan okumanın ve onu özümsemenin verdiği hazdır. Okuyarak hem dünyamızı değiştiririz hem de yeni bakış açıları karşısında bağışıklık kazanmış oluruz. Bazen güler, bazen ağlarız, bazen de hiç olmadığımız kadar karalar bağlarız, içimiz parçalanır, ama her ne olursa olsun yola devam ederiz, çünkü en değerli öğreticimiz yukarıda sözünü ettiğimiz edebi yapıtlardır. Yakında raflarda yerini alacak olan “Hemingway Hırsızı” şu içinde bulunduğumuz karanlık günlerde bir nebze de olsa kafanızı dağıtacak.